İster “özel çocuk” ister “normal gelişim gösteren çocuk” olsun en doğru beslenmeyi aile ile masaya oturana kadar yaşamakta.
Çocuklar ne zaman ki büyüyerek masaya oturuyor, yanlış beslenme alışkanlıkları da sıkıntı yaratmaya başlıyor.
Bu nedenle özellikle ailenin alışveriş ve annenin mutfak alışkanlıkları çok önemli.
Klasik anneanne usulü beslenme öngörülmekte ve koşullar elverdiğince mevsiminde olan beslenme alışkanlığı yerleştirmeye çalışmaktayız.
Özellikle market alışverişleri bir kabusa dönüşen ailelerin bu sorunu “özel çocuklar” ile yapılan sosyalleşme çalışmalarımızın başında yer almakta, bir süre sonra marketten, pazardan sebze meyve alan keyifli çocuklara dönüşmekteler.
Çocuklarımızı, mümkün olduğunca paketlenmiş ve bağımlılık yapan ürünler yerine sağlıklı ve bulunabildiği ölçüde doğal ürünlere alıştırmaktayız.
Kilo yönetimi yanısıra, abur cubur alışkanlıkları yerine kurutulmuş meyveler ve kavrulmamış kuruyemişlere alıştırmaktayız.
Sebze başta olmak üzere, hiç yemek yemez denen çocuklarımızın neleri üstelik de severek yediklerini gördüğümüz gibi, en önemlisi bu davranışı besleyen tavrın annenin kendinden kaynaklandığını görmüş olmasıdır.
Çocuğunun aç kalacağı endişesi, doymadığı sanısı, çocuğun dayatmalarına dayanamamalar beslenme alışkanlığını açmaza sokan temel yanılgılarımızdır.
Artık, aileler doğru beslenmeyi alışkanlık haline en azından kendi adlarına olamasa da çocukları adına öğrendikleri gibi uygulayabilmekteler de.
Ve kendi alışkanlıklarından “vazgeçmeyi “ ve “ saklanacak yiyecek” alışkanlıklarından vaz geçerlerse sorunları büyük ölçüde çözeceklerini öğrenmeleri annelerimiz de çok büyük farkındalık yaratmakta.
Çocuklarımızın metabolik yapıları, besin destek ürünleri ve ağır metal durumları da beslenme sorunları gibi aile ile birlikte birlik de takip ettiğimiz protokollerdir.
Her çocuk için bakış açımız; “HAYAT BİR BÜTÜNDÜR” çocuğa tek taraflı bakmak gelişimin önünü daraltan durumdur.